5 Ocak 2009 Pazartesi

Big Bang

Evreni anlama çabası, insan hayatını
saçmalık seviyesinin ötesine taşıyan
nadir şeylerden biridir.
Steven Weinberg

İnsanoğlu binlerce nesildir gökyüzüne bakmaktalar, ancak bizler evrenin yaratılışı hakkında saygın, mantıklı ve aklı başında bir açıklamaya sahip ilk nesil olmanın ayrıcalığını taşıyoruz. Big Bang modeli, gece gökyüzüne baktığımız zaman gördüğümüz her şeyin nasıl meydana geldiği konusunda bize son derece sade ve anlaşılabilir bir açıklama sunar.

Big Bang’in Romanı’nda Simon Singh, Antik Yunan’dan günümüze evren anlayışının nasıl bir evrim geçirdiğini, kırılma noktalarını, bilime karşı yapılan direnişleri anlatmaktadır. Dünya’nın çapının, Güneş’e ve Ay’a olan uzaklığının nasıl bulunduğu; Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğünün ilk olarak nasıl bulunduğu; Samanyolu galaksisinin birçok galaksiden biri olduğunun nasıl ortaya çıktığı; Dünyanın yıldızlara olan uzaklığının nasıl ortaya çıktığı anlatılmaktadır.

Elbette Big Bang teorisinin oluşmasında emeği geçen en önemli bilim adamlarının fikirleri ve devrimci görüşleri de anlatılmakta. Isaac Newton’dan Einstein’a birçok bilim adamının ve astronomun düşünceleri herkesin anlayabileceği bir sadelikte anlatılıyor. Birçok dahi ve tuhaf bilim adamının hayatından kesitler ve Big Bang teorisine yaptıkları katkılar geniş anekdotlarda aktarılıyor.

Kitabın en heyecanlı bölümleri ise 20. yy’da geçiyor. Evrenin nasıl ortaya çıktığı sorusu bilim adamlarının kafalarındaki en büyük soru işareti. Bazı bilimsel kanıtlar evrenin genişlediğini gösterirken, diğer kanıtlar bu durumu yalanlıyor. 20. yy. biliminin en büyük tartışmasının galibinin Big Bang teorisi olduğunu artık biliyoruz. Ama hikâyenin sonunu bilsek de, hikâye çekiciliğinden hiçbir şey kaybetmiyor.

CERN laboratuarlarında yapılan deneyler de Big Bang teorisinin güncelliğini koruduğunu, ve evrenin nasıl oluştuğu sorusunun her zaman merak edilecek olduğunu bize gösteriyor.


İnsanın yıllarca hissettiği ama açıklayamadığı
bir hakikati karanlıkta araması,
yoğun tutku ve özgüven ile ümitsizlik arasında
gidip gelmesi ve en sonunda ışığa kavuşması;
bunun ne demek olduğunu sadece yaşayanlar anlayabilir
Albert Einstein

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder